16 Eylül 2015 Çarşamba

Stefan Zweig - Satranç


          Satrançta usta olduğum zamanların etkisi ile ünlü blog sayfalarında Stefan Zweig'in övüldüğünü okuduğum zamanların etkisi...
          Sene 2014, aylardan Mayıs ve Kocaeli şehrinde yine bir kitap fuarı. Paramın hepsi bitti az bir miktar param kalmış cebimde, standları son son dolaşırken iş bankası standında gözüme bu kitap çarptı ve hiç düşünmeden aldım.
          Eve gittiğimde kitabın kısa olması ve içimdeki kuvvetli satranç aşkı beni bu kitaba doğru sürükledi. Beni bu kitaba sürükleyen hisler gibi kitabın kendisi de yine beni epey bir sürükledi.
          İlk başlarda embesile benzeyen şatranç şampiyonumuz, gemideki diğer sıradan oyuncular ve anlatıcımız arasında sönük bir oyun vardı. Ta ki bizim asıl kahramanımız olan doktor kendini tutamayıp oyuna müdahale etmesine kadar. O oyunda kahramanımızın hamleleri beraberliği getirmiş olsa da kahramanımız kendini tutamadığı için oyuna sevinememiş, üzerine kendine hayıflanmıştır. Bu olaylardan sonra anlatıcımız ve diğer yolcular kahramanımız olan doktora hayran olup peşini bırakmamışlardır. Kahramanımızın ise kitapta flashbackleri giriyor bu sıralar sahneye. Kahramanımız tutukluyken neler yaşadığı, ne acılar çektiği ama en sonunda kendini beslemesi, aklını beslemesi için kendine bir hazine aşırıyor, o hazine de bir kitap; satranç kitabı. Kahramanımızın iç dünyasında küçük kıyametler koparken imdadına yetişen bu kitap kahramanımızı bir satranç ustası değil bir satranç dehası/dahisi yapıyor. Kahramanımız olan doktor tüm kitabı ezberliyor ve artık kitaba bakmadan kafasından satranç oynamaya başlıyor: kendi kendine.
          Bu kadar flashback yeter diyorum ve gemiye dönüyorum ve kısa keserek yazımı bitiriyorum. Kahramanımızı gemidekiler satranç oynaması için ikna etmeye çalışıyor fakat doktor kabul etmiyor; ileride edecek. Doktorumuz hanzo şampiyon ile satranca tutuşuyorlar ve tabii ki kahramanımız yeniyor.
          Genel olarak yukarıda aklımdan kalanları özet gibi yazmaya çalıştım. Bu kitabı almayı/okumayı düşünenler yazımı okuyup kararını verebilirler. Kitap sade, akıcı ve sürükleyici. Kısa olması da bir çerez gibi yapmış kitabı ama çerez demek biraz hakaret sayılır gibi. Benden bu kadar hatam var ise bağışlayın, iyi okumalar... :)
         
BONUS : 


          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder